49 Gün Dizi Konusu
Shin Ji Hyun nişanlısı ile evlenme planları yaparken bir trafik kazasında ağır şekilde yaralanarak komaya girer. Ruh bekçisi ona 49 günlük son bir şans sayılabilecek bir ömrü ona verir. Ancak bunun tek şartı onun yüzünden incinen üç kişiyi bulmaktır. Ji Hyun bu şartı yerine getirebilmek için yarı zamanlı bir işte çalışan Yi Kyung’un bedenini kullanacaktır.
2011 yılının beğenilen kdramalarındandır- başlık türkçe gibi görünse de 49 gün anlamına gelir. dizi daha çok 49 days adıyla tanınır, sevilir. ben de diziyi bitireli bir kaç ay oldu zira kore ile takip ediyordum, çok niyetlendiğim halde ancak şimdi hakkında iki kelam edebiliyorum.
fantastik öğeler de içeren zaman zaman romantik komedi olsa da çoğunlukla dram türünde diyebileceğimiz ne idüğü belirsiz bu dizi, türünün belirsizliğinin aksine kendine bağlayan türden. ilk bölümlerde kafamda beliren kuşku baloncuğu zamanla yerini beğeniye ve en sonunda bağımlılığa çevirmişti. bundaki en önemli etkense kesinlikle merak unsuru. diziyi izleten, diğer bölüm diye ağlatan budur ki ben artık arsız bir drama izleyicisi olarak klişelere alışkın olduğumdan bölüm sonu nasıl olursa olsun diğer bölümü merakla beklemem, elimde varsa da bekletebilirim. 49 gün'de işler değişti.
peki konumuz nedir? evlenmek üzere bir kız, zengin bir ailenin herkesçe gıptayla bakılan tek çocuğudur. beyaz atlı prensini bulmuştur. kısacası ondan mutlusu yoktur. tabi düğüne kısa zaman kala geçirdiği trafik kazasını ve sonunda girdiği komayı saymazsak. shin ji hyun kazanın ardından kendini bedenine bakarken bulur, hemen yanında ise kendisini scheduler olarak tanımlayan, ruh bekçisi vardır-ki kendisini diziye başlamamda etkili olan jung il woo canlandırır, aynı zamanda dizinin en sevilesi elemanıdır. ona ölümünü engellemenin elinde olduğunu söyler, yalnız bunun için tamamlaması gereken bir görev vardır, görev 49 gün içinde kendisi için içten bir şekilde ağlayan 3 kişiyi bulmaktır. bu kişilerin kan bağı olan kişiler olması ise yasaktır. ji hyun sevilen, en azından öyle olduğuna inanan biri olarak bunun çocuk oyuncağı olduğunu düşünür. iki yakın arkadaşı ve nişanlısı ağlasa yeter. ji hyun gözyaşlarını toplamak için başkasının bedenini kullanacaktır, bedenini kullanacağı kişiyse yalnız başına acınası bir hayat yaşayan song yi kyung'tur.
muhteşem kraliçe'den tanıdığımız lee yo won'un canlandırdığı yi kyung hayata tamamen küsmüştür. kimsesi yoktur ve tek yaptığı gece markette çalışıp gündüz ise uyumaktır. onun bu hallerinin elbette ki sebebi vardır, bunu da bir süre sonra öğreniyoruz zaten. tabi oyuncu olarak en büyük iş lee yo won'a düşüyor zira neşeli ji hyun karakteri ve tam zıttı yi kyung karakteri arasında ikna edici geçişleri yapmakla yükümlü. kotarıyor da.
ji hyun, ruh bekçisi ve yi kyung dışında ji hyun'un liseden arkadaşı han kang, nişanlısı min ho ve 2 yakın arkadaşı var. hikaye giderek derinlik kazanırken karakterlerin gerçek yüz ve hislerini ji hyun ile beraber biz de öğrenmiş oluyoruz. acaba sevdiği, güvendiği insanlar gerçekten bu sevgiyi hak ediyor mu? ji hyun gözlerinin önündeki perdeyi aralarken işler giderek de karışıyor. karakterlerin geçmişleri de dökülünce dizi iyiden iyiye kendine bağlıyor. yi kyung'un neden böyle olduğunu da zamanla öğreniyoruz. dizi aynı zamanda iyi ve kötü karakterlerdense gri karakterleri ele almayı tercih etmiş. bu yüzden kimse villain diye yaftalanmıyor, hepsinde kendinizden bir parça bulabiliyorsunuz, dizi bittiğinde nefret ettiğim bir karakter yoktu. bir de güven hissi baştan sona dizinin atmosferine hakim diyebiliriz. belki de öğrendiğimiz şey kimseye güvenmememiz gerektiği oluyor.
dizi kimilerince beğenilen, kimilerince beğenilmeyen tartışmalı bir sonla bitse de benim açımdan ardından soru işareti veya hoşnutsuzluk bırakmadı. bu yıl en beğendiklerimden oldu, hatta dram türü için konuşursak beğendiğim sayılı kore dizileri arasına girdi diyebilirim.
kesinlikle tavsiyedir.
OYUNCU KADROSU:
Yorumlar
Yorum Gönder